rss
twitter

30 Eylül 2009 Çarşamba

Dalyanlarından tuz çektiğim kentim bu akşam


yüreğim beyrut bu akşam
bombalar altında hüznümün iskelesi
perdeleri açık bir gitar solosuyum yağmalanmış yerlerimle
sarmaşık aşklarının yanan yaprakları altında....
.
yüreğim haditha,yüreğim filistin
yüreğim yangın yeri bu akşam
ne salkımlı bir kedersin ah bilsen
bir sen bir sen
bir
bilsen..

-Agop Dayı?
-ciğerim?
-nerde bu carpe diem nerde bu momento mori?
-....

dalyanlarından tuz çektiğim kentim bu akşam
İstiklal boyunca uzanıyorum saçlarına
gözlerin bir nehir
boğulduğum
gözlerin bir şehir
yorulduğum

(Hakan Kalyoncu)

Yüzümde bir mum alevi


sen söyle bari gözleri yeşilden emanet çocuk
sel olsak aksak cana
kurutmaz mı bizi bu kerbela güneşi?..
bak sokaklarım çıkmaz olmuş kendi kentimde
tabelasız bütün bulvarlar,evlerin ışıkları sönmüş
yüzümde bir kaybolmayan varoluş hali
yüzümde bir mum alevi
yüzüme yüzler uydurdum yüzdüğüm hüzünlerde

desen ki ne kadar
desen ki sokağın tavanı kadar
desem ki nerde eylül nerde o papatyalar
içimde bir dur bilmeyen savruluş hali
içimde bir keder rengi
içime içler uydurdum içtiğim içkilerde


bak sokaklarım
bak çıkmaz
bak bana ,bak sana ,bak bize neler olmuş
bak herkes kentine tükürür olmuş
her mezar yolcuya hane olmuş...
kadim deliliğimin ahulu buğusunda
kentimin dolmuşlarında unuttum kendimi
ah o söğüt ağacı
ah bu hamaksızlığım siesta bilmeyen ölme vakitlerimde
eylül olacaktı gelişimin adı oysa
martılara atacaktık simitlerimizi
hani yaşıyoruz çok şükür der gibi
hani vira bismillah saros'a süzülür gibi
hani istiklal'den tünel'e dökülür gibi..

(Orjinal halidir.. yazı Hakan Kalyoncu' ya aittir. Başkaları tarafından kopyalanmış ve sahiplenilmiştir. 2007 yılından bu yana yazdıklarını hep birileri kendi üzerine geçirmiş gibi yazmaktadır.. Bu yazısı da benim bir yazıma karşılık cevaben yazılmıştır.. )